Köyümüz Dalalakçı tarihi ilgili iki
rivayet vardır. Bu rivayetleri burada kısaca açacağiz doğruluğunu tam
olarak bilmediğimiz için elinde bu konuda dökuman olanların yardımına
ihtiyacımız var.
Köyümüzün kuruluş tarihi 1270 li
yıllara dayanır. Günümüz iranında Avrupa ya açlan pencereye eşiklik
etmiş olan anadoluda bu konuda çok rivayet vardır. Bunların kuvettli
rivayet diye adlandıracak olanlardan birine göre, ipek yolu Köyümüz
dağlarından Kırşehir gediği ve dedenin eteğin den geçer.
Oyıllarda bir gurup türkmen göçebe
şimdiki köyümüz ile dedenin eteği arsında konaklarlar (belki birkaç
sülalenin kökeni oyıllara kadar uzanır)
Rivayetin birine göre bu türkmen
göçebeler arasında o yıllarda yaygın olan Dalak hastalığını (günümüz
ismi ile Sara hastalığı)ı tedavi eden bir bilir kişi varmış. Bu bilir
kişi bu hastalığı o günün şartlarında iki kaş arasında, burnun hemen
üzerinde kesici bir alet ile keserek yani kan akıtarak tedavi edermiş.
Kan akıtmadaki amaç vucutta bulunan zehirlenmiş kanın yeni üretilen
kan ile temizlenmesi nötur hale getirilmesi. Çevre bölgedeki insanlar
tedavi için gittikleri o isimsiz yeri adlandırırken Dalak çı ya
(Arabacı, Tamirci der gibi) gidiyoruz diye anarlarmış. Bu zaman
içerisinde birleşik söylenerek Dalakçı şeklini almış ve osmanlı
döneminde resmiyet kazanmş diye biliniyor.
Öbür rivayete göre bu türkmen göçebeler
arasında o yıllarda sanata eli yatkın biri varmış. O yıllarda en
önemli araç gereç olan tırpan ve dolak. Dolak tırpan sallandığında
ayağı kesmesin diye kullanılan bir örgü. Kalın ip ve otlardan yapılan
bu örgüyü her sanatkarın yapamadığı ve vazgeçilmez bir araç olmasından
dolayı tüm çevre bölgedeki insanlar dolak
yaptırmaya gittikleri o isimsiz
yeri adlandırırken Dolak çı ya (Arabacı, Tamirci der gibi) gidiyoruz
diye anarlarmış. Bu söylev zaman içerisine evrimlere uğrayarak Dalakçı
olmuş ve osmanlı döneminde resmiyet kazanmş diye biliniyor.