10 KASIM
Atamızın
aramızdan ayrılışının, altmış sekizinci yılındayız bu gün.
Mustafa
Kemal Atatürk’ün bıraktığı yerden, geldiğimiz bugüne bakarsak O’nun
hedeflediği noktaya varamadığımız açıkça ortadadır. Bir kahramanın büyük
emeklerle şeriatın kollarından alıp Cumhuriyete, cumhuriyeti de bize
emanet ettiği bu ülke onca yıl sonra ne kadar ilerleyebildi?
Hızla ilerlemesi gereken ayaklarımıza baktığımızda,
bir kara trenden daha hızlı olamamışız ne yazık ki.
Hala izindeyiz Ata’nın. Bu pek çok siyasetçinin
sıkıştığında kendini kurtarmak için tutunduğu daldır. Yani Mustafa
Kemal’in izinde olduğunu söylemek bile yetmişte artmıştır kimilerine.
Oysa önemli olan O’nun çizdiği yolu aşıp ilerlemek, Atatürk’ün
arkasından çıkıp artık biraz da öne geçmektir. Atanın çizdiği bu yol
ileriye giden bir yöndür. Yolu kazasız, hatasız ve mümkün olduğunca
çabuk ilerlemek asıl görevdir.
Uzun lafın kısası Atatürk’ün arkasından bir türlü öne
geçemedik. Atanın başka türlü önüne geçmek isteyenler olmadı da değil,
O’nun ilerlemek amacı ile açtığı yolu kapatıp kara asfalt döşeme
çalışmaları çok oldu.Teknolojide de yeterince ilerleyemedik ancak hazıra
konmayı, para bastırıp batıdan medeni aletleri satın alabilmeyi meziyet
bildik. Atanın diktiği Cumhuriyet fidanlarını büyütemedik. Ha bire çam
devirdik. El ele verip orman olamadık.
Genç çok gürül gürül, lakin gel gör ki üniversiteler
koskoca ülkeye yakışmayacak kadar az. Liseler tıklım tıklım, var olanla
yetinmesine alışmışız, fazlasına göz dikmedik. Daha çok okul,daha sağlam
bir gelecek için çaba sarf etmedik edenlere de kıymet vermedik.
Yani atam eğitimde Elif’in kağnısının süratine
yetişemedik.
Laikliğin önemini hala çoğu insanımız kavrayamadı ve
hala yüzlerce yıl geriye gitme meraklıları ile didişiyoruz.
Çarşaf topukta, sakal göbekte bizi kurtaracakmış, bir
zamanlar bizi batıranlar.
Nur yağdıracaklarmış...
Her şey ak bir mendil gibi olacakmış,
Kurbanlık koyunların gözlerini bağlamak için...
İlerleyemiyoruz, ilerlemeyi bıraktık.
Bir Bandırma Vapur’unda, hiçbirimiz yüzme bilmeden
kopacak fırtınadan korkuyoruz ve ilerlemiyoruz.
Günel
Erdem
Salzgitter |