AH! ŞU AVRUPA TOPLULUĞU
II
Türkiye’ nin en büyük
şehirlerin den birinde, bir lisede sabah ilk derste. Öğrenilecek çok ders
ve sınıfa göre sayısı vede çeşiti fazla öğrenci vardı.
Günaydın
çocuklar.
Günaydın
öğretmenim.
Sınıf tamam mı?
Hangi açıdan
öğretmenim?
Yani herkez
geldi mi?
Birkaç eksik var
öğretmenim.
Pekala çocuklar,
bu gün ders müfredatında olmayan fakat hepimizi ilgilendiren bir konunun
tartışmasını yapacağız.
Evet öğretmenim
Senin adın neydi
yavrum?
Çocuk saygı ile ayağa
kalkıp cevap verir,
Umut öğretmenim
Güzel bir isim
oturabilirsin. Birde, ayağa kalktığında ceketinin önünü kapatman gerektiğini
hatırlatmama gerek yok herhalde.
Evet öğretmenim
de,
De’ si ne?
Ceket dar ön
kavuşmuyor öğretmenim.
Karnını içine
çek.
Bünye fazla
dayanmıyor öğretmenim, oda bir yere kadar yani.
Neresiymiş o
yer?
Diyafram, nefes
alınca ceket otomatik olarak açılıyor öğretmenim.
Tam vücudunuza
göre alıyorsunuz, sonra gençlik tabi çabuk gelişiyor, sığmıyorsunuz ceketin
içine.
Beş yılda bu
kadar gelişme olsun artık öğretmenim. Ben altıncı sınıfa geçince babam
kendine göre gitmiş almış. Dokuzuncu sınıfta babamı geçtim.
İyi etmişsin ama
konumuz bu değil.
Evet öğretmenim.
Dar gelmesi açısından...
Şu evetleri de
unut artık Umut.
Evet öğretmenim,
pardon unuttum.
Biliyorsunuz ki
ülkemiz yıllardır, Avrupa topluluğuna girebilmek için çaba harcıyor. Bu
çabalara rağmen häla neden üye olamadığımızı açıklayabilecek biri var mı?
Belki topluluk
bize göre darsa öğretmenim, sığışamıyorsak yani.
Söz vermeden
konuşma Umut.
Ev... tabi
öğretmenim.
Aslında neden
giremediğimizden önce, neden girmek istediğimizi tartışalım. Biz Avrupa
topluluğuna neden girmek istiyoruz?
..................?
Cevap vermek
isteyen yok mu?
.................?
Umut sen bir
şeyler söyleyecek gibisin.
Bir tahminim var
öğretmenim.
Neymiş?
Rahat ederiz
herhalde öğretmenim.
Neden rahat
ederiz çocuklar?
..................?
Umut
Bende bilmiyorum
ama mesela benim amcam var yıllardır avrupaya gidebilmek için gitmediği
deniz kenarı kalmadı.
Deniz kenarı ile
ne ilgisi var Umut.
Turist kız
tavlayacakmış. Avrupaya bi kapağı atayım diyo gerisini bilmiyo.
O konumuzun
dışında Umut.
Neden girmek
istediğimizi araştırın haftaya konuşalım. Peki neden giremiyoruz.
.....................?
Umut
Bilsem sizden mi
saklarım öğretmenim?
En azından
tahmin yürüt.
Markalar
tutuşmuyordur öğretmenim.
Ne markası?
Ayakkabı markası
olabilir. Mesela bizim sınıfta Nike giyemiyenler Çağrı’gilin topluluğuna
giremez.
Çağrı oğlum siz
guruplaşıyor musunuz? Ben size demedim mi guruplar kurarak birbirinizden
kopmayacaksınız diye, Çağrı cevap ver.
Öğretmenim
koskoca devletler yapıyo biz yapınca...
Hayır
guruplaşmak iyi bir şey değil. Gurup kuruyorsunuz sonra diğerlerini
dışlıyorsunuz. Onlarda yanlız kalıyor.
Hayır öğretmenim
onlarında gurubu var.
Öyle mi Umut?
Yalan öğretmenim
biz herkezle oynuyoruz, Çağrıların gurubu zengin çocukları ile oynuyorlar.
Bunu nasıl
açıklayacaksın Çağrı?
Biz bizimle
oynamayın demiyoruz ki öğretmenim. Onlar katılamıyorlar, mesela bizim
guruptaki herkezin bilgisayarı var Onların yok nasıl oynanacağını bile
bilmiyorlar.
Bu arkadaşlığı
engelleyemez ki nasıl oynanacağını öğretirsiniz.
Bilgisayarı olan
arkadaşların çeşitli oyunları var, guruptakilerle değiş tokuş yapıyoruz,
beraber oynuyoruz. Ayrıca bizim guruptakilerin hepsi yakın semtlerde
oturuyor Umutgil bize uzak.
Hiçte bile
öğretmenim onların mahallesinin bittiği yerde bizim mahalle başlıyor.
Fakiriz ya yanlarına almak istemiyorlar.
Çağrı bu
yaptığınız çok ayıp.
Öğretmenim onlar
häla mahalle arasında top oynuyorlar terli terli su içip hastalanıyorlar
bizim annelerimiz izin vermiyor. Biz o tür oyunları çoktan unuttuk.
Bilgisayarda ders çalışıyoruz, oyun oynuyoruz, müzik dinliyoruz. Onlar bize
göre çok geri uyum sağlayamazlar.
Hiçte bile
sensin geri, zaten senin gurubuna girmek isteyen kim.
Umut kavgaya
dönüştürmeden tartış.
Öğretmenim
Umutların gurubu çok kavgacı birbirlerini hırpalıyorlar kavga ediyorlar
bazen bize de saldırıyorlar.
Umutcuğum neden
saldırıyorsunuz?
Onlar
kışkırtıyor öğretmenim. Biz sokakta yavru kedi bulmuştuk. Çağrıların gurubu
geldi o kedi bizim diye, kediyi verirsek barışırlarmış hatta belki ilerde
guruba alırlarmış. O kedi ağaçta kalmıştı kurtarıncaya kadar neler çektik.
Bağzıları ağaçtan düşüp biryerlerini kanattılar, vermeyiz.
Bizimdi
öğretmenim
Böyle
tartışırsanız uzlaşamazsınız.
Çağrılar
uzlaşmak istemiyor ki sağdece kediyi istiyorlar. Bizide yanlarına almamak
için bahane arıyorlar. Bir keresinde yavru kedi için kavga ettik.
Öyle mi?
Başka bir
mahalleden bir arkadaşımızın annası geldi.
Anası değil
annesi diyeceksin.
Evet öğretmenim,
geldi barışalım diye iki tarafta vermek istemiyor tabi kediyi.
Sonra ne oldu?
Baktı olmayacak
kedi hepimizin dedi.
Bu arada teneffüs zili
çalar.
Sizin yavru kedi
meselesi yüzünden asıl konumuzu tartışamadık. Neyse artık öteki derse, hadi
bakalım teneffüse çıkabilirsiniz. Bu arada guruplaşmadan oynayın hepinizi
bir arada görmek istiyorum tamam mı?
Evet öğretmenim,
pardon tamam öğretmenim. Çağrı ‘aldım verdim ben seni yendim’ oynayalım mı?
|