Sevgili gibidir Dalakçı!
30.12.2002
Neresinden başlayacağımı
bilemediğim bir mektuba başlıyorum yeniden. Bugüne değin yazdığım
mektupların hiç birini yollayamadım sana. yollayabilir mıyım bilmiyorum.
Aslında beklemiyorum dememe karşın, kendimi senden bir şeyler beklerken
yakalıyorum. Bugün seni görmeyeli tam iki yıl yirmi gün oldu. Ama
sanırım daha buna alışamadım. Alışmaktan başka bir yol da yok önümde.
Zaman zaman seninle ilgili haber kırıntıları alıyorum. Ancak bu
kırıntılar bile beni yeniden sıkıntılara sokmaya yetiyor.
Zaman beni doğruluyor, haklı
çıkarıyor. Ve ben bununla hiç övünmüyor, buna sevinemiyorum. Bugüne
değin seni yalnızca kendi algılarımla değerlendirip, yalnızca kendi
sezgilerimle anladım. Bana da elbet seninle ilgili yığınla söz söylendi,
yarenlikler, uyarılar yapıldı. Bunları hiç bir zaman ciddiye almadım,
halen de almıyorum. Ama üzülerek görüyorum ki bazıları haklı çıktı.
Bunların neler olduğunun, kimler tarafından söylendiğinin önemi yok.
Beni anlamayan köylülerin benimkine benzer gerekçeleri olduğunu tahmin
ediyorum.
Kendimi anlamakta zorlanıyorum.
Şirin Dalakçı acaba sana haksızlık mı ediyorum diye. Ama biliyorsun,
insan gurbet elde yalnız kalınca kendince kuruyor yaşadıklarını. Tıpkı
kontrol edeceği bir saat bulamadığında zamanı tahmin etmek zorunda
kalması gibi kişinin. Böyle olunca da elbet doğruyu yakalaması zor
oluyor kişinin. Belki de kendimi korumak, rahatlamak için savunma
düzeneğim kendiliğinden yapıyor bu işi. Bilemiyorum...
Ah Ah olsaydı güzelliklerin en
güzeli hani kırılmamış kalp, ağlamamış göz yeni alaca almış kara üzüm
veya bakkala giderken bulunmuş 25 kuruş tadında bir hayat.
Bugünle birlikte tam otuz dokuz yıl
dört gündür hayattayım ama Aslolan yapılan veya yapılmayan iş şu anda.
Seni görmeyi, toprağın kokusunu almayı isterdim. Sana bu denli
gereksinme duyduğum bu anlarda kucağında doğmuş şu insana destek olmanı
isterdim. Her zaman olduğu gibi bu kez de yanımda olmadın. Olamazsında
biliyorum. Senin sevgin sessizliğindir sana yazmamın sebebi olmayan
yeşilindir.
Ama yaşadığımız onca güzelliği de
unutmak istemiyorum. Gerçi ne yazdıklarımın ne de düşündüklerimin seni
hiç bir anlamda ilgilendirdiğini sanmıyorum ya ama dediğim gibi ben
kendimi yazmanın, kendimi Dalakçıya anlatmanın peşindeyim. Sen
unutanları soruyorsun ya hani nereden gelip nereye gittiğini bilmeyen
kervanın başındakiler gibi dolaşanları. Yok onlardan bahsetmeyeceğim
sana ben seni seni seveninle seviyorum onun için sana yirmisinde bir
genç kıza yazar gibi yazıyorum. Bilmem var mıdır benim gibi delisi ama
ben seni
seviyorum.
.............. Ali Bozdağ |