Bir türkü
dinledim
Ali Bozdağ Düsseldorf
20.06.2003
Türkülerimiz yaşanmış veya yaşanmamış birçok gerçeğe parmak basar. Dün bir
türkü dinledim, gözlerim hafiften ıslandı niyedir bilmem belki sizlerde
benzeri anlar yaşamışsınızdır. "İnsanin ortak kaderi doğum, ölüm ve o
aradaki zaman, yaşam... Doğmak, ölmek isteğe bağlı değil... Ölmek, belki
bazen. Bize düşen yaşamak. Koşullar ne olursa olsun yaşamak... Ayakta
kalmak...
Hadi hayatta kalabildin zar zor...Uzun yaşamak, bir ayrıcalık. İyi, güzel...
Ama ayakta kalmak, kalabilmek. Ceza! Müthiş bir ceza! Türkü başladı tane
tane söylüyordu türkücü beklide yazan ozanın neler çektiğini bilmeden
söylüyordu
Dertlerimi yaza yaza
el tükendi ben tükendim,
yıllar yılı vurdum saza
saz tükendi ben tükendim
Ülkemin garip ozanı neler çektin ki göz
yaşların dilinde. Garip misin? gurbette misin? nasıl bir haldesin Bende
İlkokuldayken, birinci sınıfta. Hiç unutmadığım bir cezaya çarptırıldım.
Karatahtanın önünde, sırtım sınıfa, yüzüm karatahtaya dönük, ders bitimine
kadar kıpırdamadan ayakta durmak... Utanıyorum, Karnım ağrıyor. Ölmek
istiyorum. Çişimde geldi, kimse aldırmıyor Herkesten nefret ediyorum, herkes
ölsün istiyorum. Gerisi b…k
Kapıldım
bir boş hayale
kapımda
gül menevşe
gül
tükendi ben tükendim
Yeşil bağları hatırladım keklik damına
doğru yürüdüm gönlümce boynu bükük sarı çiğdemi düşündüm ıslandı gözüm
çiğdem tükendi ben tükendim. Bahardı... Bademler açmış, tepeye giden toprak
yol bomboş. Şimdi dönüp geriye baktığımda, hep çiçek misali umutlar peşinde
ayakta kalabildiğimi görüyorum.
Geçiyor
benimde çağım
ne evim
var nede bağım
dünyada
tutunacağım
dal
tükendi ben tükendim
Bir metrekarelik çalışma odamda
mutluydum bu güne kadar veya mutlu olduğumu zannediyordum kara bulut gibi
çöktü bu türkü odama, vurdu yüreğimden. Yeni tutulmuş serçe kıvamında
atıyordu kalbim tutunacağım dal ava gitmiş gibiydi gelir birazdan ya beline
bir keklik yada birkaç kenger, boş gelmez. Hep bekledik zaten ya Mucur’dan
ya Erzurum’dan yada Almanya’dan. Sarı Anşa sına yazdığı mektubu okurdum
ezbere Alo’nun dükkanında, Çıngıraklı araba getirirdi ta Erzurum’dan. İki
kişilik uçağıma bindirmezdim kimseyi getirecekti eminim, harman yeri uzak
gelirdi gözüme benim uçağım yamaca inecekti. Bir yıl sonra eksik kalan bir
cıvata yüzünden getiremezdi, hatta kızmıştı fabrikasına attırmayın kafamın
tasını gider başka fabrikadan alırım diye. Aynı sinirle bende kızdım kocaman
fabrikada bir cıvata yok! Mucurda bile var. O sene pilli bir araba getirdi
elden komandalı leğende sürdük tüm mahallenin çocukları. Asfalt yok ya başka
yerde gitmiyor o zamanki kadar hiç kızmamıştım silahım taşlara. Muhtar H.
Hüseyin amcama şikayete gittim olgun adammış kulakları çınlasın ilk sizin
evin önünü yaptıracağım söz dedi. Yok yok hepsi olacaktı ben beklemesini
bilemedim büyüdüm sanki bir b.. var.
Ersinim
arıldım gayrı
arıldımda
duruldum gayrı
yaşlandım yoruldum gayrı
cihana
darıldım gayrı
yol
tükendi ben tükendim.
Ozan neler düşündü bilmem ama ben otuz
beş yıl öncesine gittim yaşar amcanın dediklerini düşündüm bir an benim
canım mınafıklık istiyor. Köy şenliği yapıldı şansı olan oradaydı olmayan
benim gibi baktı. Emeği geçenlere candan teşekkür. Eksiği yok mudur vardır
elbette bir ucundan tutmadığımız sürece hep olacak. Ancak hep beraber
ucundan tutarsak bir şeyler olur. Örnek mi? Yol, işte açıldı eksikleri var
onlarda tamamlanınca sahipleneceğimiz güzel bir yolumuz olacak. İstesek de
istemesek de, kötüyse de güzelse de bizim yolumuz. Dalakçılının
Dalakçılılıya hizmeti.
Öleceğiz hepimiz
Doğal güzelliklerimizi koruyarak bizden
sonrakilerine güzellikler bırakabilmek.
Yaşam kış ortasında bir avuç kuru üzüm
tadaında.
.............. Ali Bozdağ |